cemiyet — is., Ar. cemˁiyyet 1) Dernek Gazi nin reisliği altında bir Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti var. E. İ. Benice 2) esk. Düğün Bohçacı hanım, cemiyetin nerede olacağını öğrenip yarın haber getirmeyi vadetmişti. S. M. Alus 3) esk. Bir olayı veya kişiyi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çoğu — zm. 1) Bir şeyin büyük bölümü Biz o zaman okuduğumuz mısraların çoğunu ezber bilirdik. A. Ş. Hisar 2) Çok kimse Arkadaşlarımın çoğu gibi mektebe lalalarla, uşaklarla gitmedim. A. H. Tanpınar Birleşik Sözler çoğu kez pek çoğu Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
garipsemek — i 1) Kendini gurbette veya kimsesiz gibi düşünerek içlenmek İstanbul u özlediğimi anlıyor ama yabancılığımı da garipsiyordum. C. Uçuk 2) Bir şeyi garip, tuhaf ve uygunsuz bulmak, alışamamak, yadırgamak Hasılı vapuru kaçıran bir adam, iskeleden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
koşar adım — is., sp. 1) Toplu jimnastikte yapılan hafif tempolu koşu 2) zf. Hızlı adımlarla, koşarcasına Her sabah koşar adım giderdim mektebe. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarp — sf. 1) Dik, çıkması ve geçilmesi güç (yer), yalman İki gündür sarp dağ yollarını aşıyoruz. F. R. Atay 2) is., mec. Güç, güçlük Düz ovada sarpa çekme yolunu / Ver mektebe okutsunlar oğlunu. Âşık Veysel Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sarpa… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürü — is. 1) Evcil hayvanlar topluluğu Karşıki yamaçların sırtında kısrak sürüleri çanlarını sallayarak otluyordu. R. H. Karay 2) Bir insanın bakımı altındaki hayvanların tümü 3) Birlikte yaşayan hayvan topluluğu 4) mec. Yönlendirilebilen insan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yelteniş — is. Yeltenme işi veya biçimi Onu taklide yeltenişlerin üzerine, tam beni mektebe götürüp getirmeye başladığı... Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz getirmek — 1) (birine) birinin eleştirilmesine sebep olmak, bir kimseye söz gelmesine yol açmak 2) (birine) bir kimseye söz gelmesine yol açmak Hâlbuki bu münasebetsiz dedikodular mektebe de söz getirmeye başladı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
etekleri zil (veya ıslık veya çalpara) çalmak — 1) çok sevinmek İlk mektebe gittiği gün Gülsüm ün sevincinden etekleri zil çalıyordu. R. N. Güntekin 2) alınan sevinçli bir haber üzerine telaşa ve heyecana kapılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yoluna koymak — istenilen biçime getirmek, düzene koymak Arkadaşının mektebe alınması işini o hafta içinde yoluna koymuş. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük